24 Ocak 2011 Pazartesi

SUYLA OYNAMA

Bazen benim olur…
bir an da “hayat-memat” olurum, herşey üstüme üstüme gelir, kaçasım gelir herşeyden…
Sonra kaçamayışlarım gelir aklıma, kızarım önce kendime,
sonra çaresizliğime, sonra karşıma kim gelirse…

Hani önce isteyerek dalarsın suya,
oyun gelir;
sonra yavaş yavaş dibe doğru inmeye başlarsın, etrafında değişik değişik rekler, balıklar…
Sonra birden karanlık başlar;
ne denizin yüzeyindeki ışığı görebilirsin ne de etrafındaki renkleri…
Tedirginlik başlar sonra;
tedirginlikle oksijenini doğru kullanamazsın, yetiremezsin ciğerlerine…
Bu kez
karanlığın yanında nefessiz kalmaktan korkarsın;
bu korku var ya  bu korku…
bir anda sağa sola saldırmaya başlarsın…
Yalnız dalmışsan
kimseye zarar vermezsin ama yanında biri varsa
onu da kendinle beraber örseler, batırır, hatta boğarsın…

O yüzden ben yalnız dalarım bazen…
ilk suya neden atladığımı bilmem;
düşmüşümdür birşekilde,
düşmekten korkmam ben…
sonra dibe inerken, o renkler var ya o renkler
nasıl da kendilerine baktırırlar, nasılda peşlerinden sürüklerler…
karanlıktan da korkmam ben…
ama nefessiz kalmak, bak ondan çok korkarım
çırpınırım
çırpınırım…

Birden,
Vurgun yemiş gibi kalırım; sessiz, nefessiz…
Vücudum dinginleşir, zihnim boşalır,
Karanlık gider, renkler gider, yalnızca kabarcıklar
Kabarcıklar çıkmaya başlar burnumdan…
Bir bakmışım kendiliğimden suyun üzerine doğru yükseliyorum
Yükseliyorum
Yükseliyorum… Nefes alabiliyorum artık…



Bazen benim olur… önce düşer, sonra dalarım
Yanımda dalmak istemezler çoğu,
zarar veririm diye korkarak…
ben de istemem dalsınlar benimle çoğu,
zarar veririm diye korkarak…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder