17 Ekim 2012 Çarşamba

ANLAYACAĞIN


Sanki yeşille mavinin karışımıydı İstanbul,

kırmızıya iki kez mavi çalınmıştı anlayacağın.

Bize aşkın karışması,
tutkunun iki kez çalınmasıydı anlayacağın.

Vazgeçemiyorduk bir türlü;
ne şehirden, ne de birbirimizden...

Karşıya geçme mecburunun vapura binme zorunluluğuydu bizimkisi;
kaçırdın mı pahalıya mal olurdu anlayacağın.

Uyandığımda gördüğün şişiydi gözlerimin, dudaklarımdaki ise sabah çiyinin ıslaklığı...
Öptüğünde, biraz üşüyecektin anlayacağın.

Seninse gözlerinde yeni doğan günün ışıltısı, dudaklarında dalındaki çileğin kokusu;
Öptüğümde ısınacaktım anlayacağın.

Sanki sis altında kalmış çilek dalının çiyle ıslanmasıydı bizimkisi;
yeni doğan günün ışıltısıydı aşkımızı aydınlatan;
mecburuyduk anlayacağın...
...hem şehrin, hem birbirimizin.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder